Son haftalarda yatırım ve para piyasası alanlarında çeşitli gelişmeler oluyor. Özellikle bazı yatırım fonlarındaki paralar konusunda birtakım sıkıntılar yaşandığı, payların zamanında satılıp paraya çevrilemediği, gecikmelerin ve eksik ödeme gibi mağduriyetlerin yaşandığı hakkında bazı haberler alıyoruz. Hatta riski çok düşük olduğu iddia edilen para piyasası fonlarında bile bu tür sıkıntıların yaşandığını sosyal medya ve şikayet siteleri gibi yerlerden öğreniyoruz.
Peki böyle ekonomik bir mesele neden bu yazımızın gündeminde?
Çünkü geçmişte bazı dinî müesseselerin ve vakıfların, adreslerine ulaştırmak üzere insanlardan topladıkları ve bir an önce hayır cihetine sarf etmeleri gereken bağışları beklettiklerini ve hatta yatırım için vadeli hesaplara veya fonlara yatırdıklarını duyuyorduk. Bunun çok yanlış bir hareket olduğunu anlatmaya çalışsak da bazıları kendi bildiğini okuyor ve birtakım yatırım araçlarının risksiz olduğunu iddia ediyorlardı. Ülkemizdeki en önemli fetva mercilerinin fetvalarını, mesela zekât paralarının nemâlandırılamayacağı gibi fetvaları da görmezden gelmeye çalıştılar. (Bk. DİYK, Zekât Malının Hayır Kuruluşlarınca Nemalandırılması )
Doksanlı yıllarda bazı bankaların ve hatta faizsiz finans kuruluşlarının battığını, buralarda vatandaşa ait paraların bir anda pul olduğunu hatta bazı vakıfların paralarının da aynı şekilde sıkıntıya girdiğini ne çabuk unuttular?
Şimdi bir kez daha ortaya çıktı ki, risksiz bir yatırım yoktur. Faizsiz bir yatırım da olsa, vadeli bir hesap veya para piyasası fonu da olsa yatırıma yönlendirilen her para, riske atılmış demektir. İşin esasında başka bir insanın inisiyatifine bırakılan para, her zaman risktedir. Çünkü zamanımızda insan, güvenilir olmaktan çıkmıştır, insana güven çok azalmıştır.
Dolayısıyla toplanan hayır ve yardım paralarını bir an önce yerine ulaştırmak yerine, bunları başka insanlara teslim ederek, al bununla yatırım yap, kâr et ve sonra kârıyla birlikte bize teslim et, demek büyük bir risktir. Kendi paramızı bile bu şekilde yatırıma sokarken endişe duyuyoruz da, yüzlerce kişinin emaneti olan bağışlar için daha büyük bir endişe duymamız gerekmez mi? Hangi cesaretle yardım paraları fonlara ve vadeli hesaplara yatırılabiliyor?
Böyle bir girişim sonucunda meydana gelecek en hafif bir kusurun bile buna sebep olanların cebinden telafi edilmesi gerekir. Bu tür zararlar vakıfların diğer paralarından ödenemez. Çünkü vakıflardaki her bir kuruşun bir hedefi vardır. O hedef de bağışlayanların niyeti, arzusu ve amacıdır. Yardım kuruluşları bunların dışına çıkamazlar.
Diğer yandan, rakamsal olarak maddi zarara yol açmasa bile, hayır paralarının fonlarda bekletilmesi ve ihtiyaç duyulduğunda hemen paraya çevrilemeden sürüncemede bırakılması bir vebaldir. Dünyada acil yardım bekleyen bu kadar muhtaç varken toplanan paralar niye bekletilir?
Maalesef bu tür konularda şimdiye kadar çok gevşeklik yapıldığını gördük. Mesela ülkemizdeki bir deprem felaketinin akabinde depremzedeler için yardım toplayan bir kuruluşun, bu depremden 7-8 sene sonra bile o deprem paralarından bir kısmını hâlâ dağıtmamış olduğunu, yine başka bir ülkedeki çaresizler için yardım topladığı halde bu paraların çoğunu o ülkeye ulaştıramayıp seneler sonra aklı başına gelen bir kuruluşun var olduğunu gördük.
Yardım kuruluşlarının sorumlulukları gerçekten çok ağır. Bu işlere gelişigüzel girilemez. Her adımda kılı kırk yararcasına düşünmek ve tedbirli davranmak gerekir. Hiç olmazsa bugüne kadar yaşananlardan ibret almak ve asla dinen bir vebale girmemek gerekir.




(1).jpg)

.png)




