vekaletle ibadet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vekaletle ibadet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

YARDIM KURULUŞLARININ ZEKÂT İŞLERİ, POSTACI VE KARGOCUNUN İŞLERİNDEN FARKLI BİR ŞEY Mİ?

Bir postacı ve kargocu, başka bir adrese teslim etmek üzere vatandaştan aldığı bir gönderiyi açıp içindekini satabilir mi, paraya çevirebilir mi? Bununla biraz yatırım yapayım, bankaya yatırayım da değerlensin, sonra adrese teslim ederim, diyebilir mi? Böyle yaptığında ne kadar saçma olur, değil mi? Yetkisini aşmış ve güveni kötüye kullanmış olur.

İşte ülkemizde, muhtaçlara ulaştırmak üzere zekat toplayan yardım kuruluşları da, dinen, bir postacı ve kargocu gibidirler. Onlar, topladıkları zekatların maliki ve sahibi değildirler. Sadece o paraları yerine ulaştırma hizmeti verirler. Vatandaş onlara zekat bağışlamıyor, zekatı onlara temlik etmiyor. Zekatımı fakirlere ulaştır, diye onları aracı kılıyor. Para vatandaşındır, vakfın ve derneğin değil. Para ne zaman fakirin eline ulaşırsa, ne zaman fakire temlik edilirse o zaman zekat ödenmiş olur. Ve fakirin eline ne kadar para geçtiyse zekat odur. Fakire ulaşıncaya kadar geçen süreçte zekattan eksilme olmuşsa, zekat tam ödenmiş olmaz. Bu durumda, böyle bir kuruluş aracılığıyla zekatını veren kişi, zekat borcundan kurtulamaz. Dolayısıyla yardım kuruluşları, zekat parasını yatırımda değerlendiremez, bununla ticaret yapamaz, bina-fabrika kuramazlar.

Zekat paraları, bunları toplayan vakıf ve derneklerin bir gelir kalemi değildir. Sadece adresine ulaştırılacak birer emanettir.

Bu kuruluşlar, para yatıran vatandaşın vekili durumundadırlar. Para sahipleri, bu kuruluşlara hangi konuda ve ne kadar izin verdiyse ancak o kadar hareket edebilirler. Bunun dışında atacakları her adım için, para sahiplerinin izinlerini almaları gerekir. Hatta zekatları, söz verdikleri şekilde yerine ulaştıramazlarsa veya kendi hataları nedeniyle batırırlarsa, topladıkları paraları iade veya tazmin etmeleri gerekir. 

Velhasıl, zekat sorumluluğu, elde kor ateş tutmak gibidir. Gereğinden fazla elde bekletmeye gelmez. Onu hemen elden çıkarmak ve fakirlere ulaştırmak gerekir. 

Allahu a'lâ ve a'lem.


İLGİLİ YAZILAR:

ZEKAT KONUSUNDA ÂMİLÎN SINIFI KİMLERDİR?

ÇALIŞANLARIN MAAŞLARI ZEKAT PARALARINDAN ÖDENEBİLİR Mİ?

ZEKÂT MÜESSESESİ Mİ? PEKİ, BUNDAN DİNİN HABERİ VAR MI?





KİMSE SENİN İBADETİNİ SENDEN DAHA İYİ DÜŞÜNMEZ, DÜŞÜNMÜYOR

Şu mübarek günlerde dostlarıma tavsiyem, zekatlarımızı ve fitrelerimizi vereceğimiz fakirleri kendimiz bulalım, kendi ibadetimizi kendimiz yapalım. Hiçkimse bizim ibadetimizi bizden daha iyi düşünmüyor.
Birçok kişi ve kuruluş yardım kampanyası düzenliyor ama yardım toplamada temel amaç, biz şu kadar para topladık, diye övünmek, böbürlenmek sanki. Meselenin dinî boyutuna pek aldıran yok.
Bugüne kadar benim gördüklerim ve yaşadığım tecrübeler bu konuda dostlarımı uyarmamı gerektiriyor. Gayret-i diniyem bana bunu söylettiriyor.
Zekat ve fitreyi hatta kurban ibadetini başkalarının insafına bırakmak, ancak son seçenek olabilir. İleride üzülmemek için bu konuda çok tedbirli olmamız gerekiyor.
İşlerini usulüne uygun yapmayan ve yardım işlerinde titiz olmayan müslümanları da uyarmamız hatta üzmemiz gerekiyor. Çünkü birçoğu başka laftan anlamıyorlar.
Dost acı söyler, derler. İşlerin düzelmesi için neden illaki acı konuşmamızı bekliyorlar, anlamıyorum.
Maalesef zamanımız müslümanları, parayla ve malla imtihanlarında hiç başarılı değiller.

Bilal ESEN