KATILMA HESAPLARINDA BANKANIN ZARARA ORTAK OLMAYIP BÜTÜN ZARARI VATANDAŞA YÜKLEMESİ, BUGÜNÜN ŞARTLARINA UYGUN MU? FIKHA UYGUN MU?

 
Klasik fıkhın mudarebe anlayışında, parayı işleten kişiye mudarib deniyor. Başka bir adı âmil. Yani işçi. İşletmesi için ona para veren ise sermaye sahibi/rabbü'l-mâl, yani patron.
O devirlerde mudarebenin, "işsizlere istihdam sağlayacak yol ve yöntemlerin bulunması zaruretiyle yakından ilgili olduğu" söyleniyor. (Bk. "Mudarebe", TDVİA) Dolayısıyla geçmişte mudarebeyle ilgili konan hükümlerde, çoğunlukla işsiz ve parasız olan mudaribi koruma amacının öne çıkması normal. Zaten o devirlerde hayatın akışı sade.
Fakat o dönemde konulmuş hükümleri getirip bugün aynen uygulamaya koyar ve katılım bankasını mudarib sayarsanız, bir gariplik oluyor. Şimdi hayat öyle değişti ki. Bankacılık sistemi hiç öyle sade bir akışa sahip değil. Bugün bu bankalar, geçmişteki o parasız-pulsuz işçi gibi görülebilir mi? Tarihin o devirlerinde banka mı vardı ki, o günkü bir hüküm aynen getirilip bugünkü bankaya uygulanıyor! Ve o devirdeki mudaribi korumak için konulan hükümler, bugünkü koskoca bankayı korumak için kullanılarak, zararın tümü hesap sahibi vatandaşa yükleniyor!

Peki, mudarebe türü işlerde, parayı işletenin (mudaribin) de zarara ortak olmasına fıkıhtan hiç bir yol bulunamaz mıydı? Buradan hareketle, katılma hesabındaki zarara, katılım bankası da ortak kılınamaz mıydı?
Bu soruya evet, demek mümkün hatta gerekli. Zira fıkıh, mudaribin kötü niyetle hareket edebileceğini hesaba katarak buna bir sürü çare göstermiş. Bedâi' başta olmak üzere Hanefi fıkıh kitapları bu konudaki çarelerle doludur. Osmanlı döneminde dahi bunun için dine uygun formüller (şer'î çareler) uygulamaya konulmuş, akdin salt mudarebe olarak değil önce karz sonra inân şirketi veya mudarebe şeklinde ya da benzer biçimlerde kurulabilmesinin çeşitli yolları gösterilmiştir. (Link)

Ayrıca fıkıhta, örneğin ecir-i müşterek, kendisine teslim edilen ve elinde telef olan maldan dolayı, kasıt-kusur ve ihmali olmasa bile sorumlu tutuluyor. Hem de bütünüyle o sorumlu tutuluyor, vatandaş zararın bir kısmını bile çekmiyor. Bu yönde ictihadlar üretilmiş ve kabul görmüş. Öyleyse benzer gerekçelerle bugün de mudarib, yani katılım bankası zarara ortak kılınamaz mı? Örnek tıpatıp uymayabilir, ancak fesad-i zaman vb. gerekçeler bugün de geçerli. İstenirse fıkıhtan başka örnekler ve gerekçeler de bulunabilir, uyarlanabilir. Yeter ki, bulunmak istensin. Yeter ki, birileri sadece çalıştıkları bankaların değil vatandaşların da faydasını ve zararını düşünsün.

Bir de şu var. Katılım bankaları kendi lehlerine olduğu zaman gecikme faizine bile bir kılıf buluyorlar da vatandaşı korumak için niye çare bulamıyorlar? O gecikme faizi ki, faiz olduğunda bütün ümmetin ittifak ettiği bir cahiliye ribasıdır. Sıradan insanlar dahi bunun faiz olduğunu kavrayabilir. Buna bile kılıf bulduktan sonra başka neye bulunmaz? Neymiş efendim, bazıları istismar ederek borcunu keyfi olarak geciktirebilirmiş. Gecikme cezası caydırıcı olacakmış. Peki faizin haram kılındığı devirlerde böyle bir risk yok muydu? Şâri' niye bu riski dikkate almadı da gecikme faizini haram kıldı? Ayrıca istismarı sadece vatandaş mı yapar? Katılım bankası da yapamaz mı? Nasıl olsa meydana gelecek zarardan yüzde yüz vatandaş sorumludur diye bankanın yetkilileri niyetlerini bozarlarsa ne olacak? Nitekim 90'lı yıllarda batan finans kuruluşlarını hatırlayın. Yakın zamanda başka sektörlerde dini kullanarak dolandıranları hatırlayın. Hani nerde bu kötü niyetlileri önlemeye dönük bir adım? Böyle batma riski bulunan ve battığında da zararı sadece vatandaşa yükleyecek bir sektöre güvenilebilir mi? Parasını muhafaza etmek isteyen vatandaş, bunlara mı gider yoksa daha az riskli başka alternatifler mi arar?
Kısacası, bugünün bankaları geçmişteki mudariplerden çok farklı. Devir değişti, ahlak değişti, bir çok sektörde dolandırıcılık zirve yaptı. Değişme olgusu bir yana sırf fıkhın tarihte ortaya koyduğu formüller bile bugün uygulansa, katılım bankaları katılma hesaplarında zarara ortak olmalı, sorumlu olmalıydı. Katılım bankalarının mevzuatlarını hazırlayanlar maalesef bu konuda tarihin bile gerisindeler.

(Not: Klasik mudarebedeki mudarip ile günümüzde mudarip olduğu iddia edilen katılım bankaları arasında fark olduğuna ilişkin, başka bir yazar tarafından birkaç sene önce kaleme alınmış bir yazı için bkz. M. Ali Verçin-Katılım bankalarında zarara katılma oranları )



İLGİLİ YAZILAR:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder