Evet.
Peki, kime söylendi?
Elbette bize; bana ve sana. Başkasına değil.
Hutbedeki etkileyici bazı cümleler şöyleydi:
“Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır.”
“Yaptığı iş karşılığında aldığı ücretten başka, hak etmediği bir ücret talep etmek harama el uzatmaktır.”
“Torpil yapmak ve yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin hayallerini çalmaktır.”
“Elektrik ve suyu kaçak kullanmak, toplumun tamamının malına el uzatmaktır, haramdır.”
“Allah’ın laneti, rüşvet verenin de alanın da üzerine olsun.”
…
Hâsıl-ı Kelâm Hulâsay-ı Merâm
Evet, hutbe gayet yerinde uyarılarla doluydu. Söylenmesi gerekenler apaçık söylenmiş. Bundan başka daha ne denilebilir ki! Hazırlayanlardan Allah razı olsun.
Bizdeki asıl sorun ise uygulamada. Esasında toplum olarak hepimiz bu gerçekleri öteden beri biliyoruz. Kalbinde iman ve vicdan olan biri, hiç kamu malına ve vakıf malına hıyanet eder mi? Etmemesi lazım. Hutbe bunu bize bir kez daha hatırlatmış oldu. Ancak anlatılanları hayata geçirmekte epey sıkıntımız var.
Neden?
Çünkü çoktan beri biz Müslümanlar, bu tür uyarıları genellikle pek üzerimize almıyoruz. Birçoğumuz, sanki Yüce Allah bu dini müslümanlar uygulasın diye değil de başkaları uygulasın diye göndermiş gibi davranıyor. Anlatılan haramları ve günahları, hep başkaları üzerinden düşündük. Başkalarının günahlarıyla meşgul olurken kendimizin de o günahları işleyip işlemediğini sorgulamayı unuttuk. Geçen yüzyılda Mehmet Akif, Batılıları anlatırken "İşleri var dinimiz gibi, dinleri var işimiz gibi." dediğinde işte bizim bu tutarsızlığımıza dikkat çekmişti.
Şimdiye kadar birçoğumuz, “Sizler kitabı okuduğunuz halde insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Bakara Sûresi 44) ayetini ve benzerlerini adeta görmezden geldi. O nedenle toplum olarak yeterince arınamadık.
Umarım bundan sonra hepimiz, dinlediğimiz ve anlattığımız dinî öğütleri önce kendi üzerimizde tatbik etmeye çalışırız. İşte o zaman Müslümanlar olarak, çok daha güzel bir dünyada yaşıyor olacağız. Başka milletlere de örnek olacağız. Ve o büyük hesap günü geldiğinde, Yüce Allah’ın huzurunda mahcup olmayacağız.
İnşaallah.
Hutbenin tam metni için bk.
https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/Documents/Kamu%20Hakk%C4%B1%20Dokunulmazd%C4%B1r.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder