Zamanımızdaki vakıf ve dernekler, su konusunda ülkemize de hizmet edebilirler. Kendi ülkemiz öncelikli olmalıdır. Çünkü su sıkıntısı, artık ülkemizin de ciddi bir sorunu. Gerek içme gerekse hayvancılık için suya ulaşmada ciddi sıkıntılar var. Su kaynaklarımız ve kırsaldaki çeşmeler giderek köreliyor. Tarımdaki su sıkıntısı zaten bilinen bir şey. Yangınlarla mücadele için de daha çok barajımız olmalı.
Yurt dışında su kuyusu açma gibi projelere bir süre ara verip ülkemizdeki su sıkıntısı ve kuraklık gibi konularda topluma hizmet etmek ve kamuya destek olmak üzere geleceğe dönük projeler geliştirmeleri vakıfların tarihi misyonuyla gayet uyumlu olacaktır.
Vakıf kavramının, para toplayıp dağıtmaktan ziyade kalıcı hayırlar yapmakla ilgili olduğunu düşünürsek bu bağlamda Osmanlı'da su vakıfları hakkında yapılan araştırmalardaki şu gibi tespitleri hatırlamak faydalı olabilir:
"Osmanlı Devletinde gerek devlet adamları gerekse halk; suyu, iyilik ve hayır yapmanın ve vakıf kurmanın bir aracı olarak görmüştür. Bugün farklı devlet kurumları tarafından yerine getirilen su hizmetleri, Osmanlı’da vakıflar eliyle yürütülmüştür." (Yusuf Sağır, "Osmanlı Su Vakıfları", Tarihin Peşinde - Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi. 2016/15, s. 445‐473)
"İstanbul başta olmak üzere çoğu Osmanlı şehirlerinde suyolları, kemerler, çeşme ve sebiller ve daha birçok su yapıları inşa edilmiştir. Yapılan hizmetin sürdürülebilir olması için de vakıflar tesis edilerek kaynak ayrılmıştır. Su yapılarının sadece inşaası değil, zamanla ortaya çıkan onarımlarının yapılmasında, su hizmetlerinde istihdam edilen kişilerin ücretlerinin ödenmesinde vakıf kaynaklar sıkça kullanılmıştır. Bu sayede şehirlerin su ihtiyacının temininde ve bu hizmetin devam etmesinde kamu idaresine önemli destek sağlanmıştır." (Said Öztürk, "Osmanlı Su Yapılarında Vakıfların Rolü: Tesis, Onarım ve Hizmet Giderlerinin Finansmanı", Vakıflar Dergisi, 2019,135-157.)
Zamanımızda nasıl ki mesela ağaçlandırma konusunda sivil kuruluşların katkıları olabiliyorsa, su temini ve var olan su kaynaklarının korunması gibi konularda da vakıf ve dernekler belli ölçüde katkı verebilirler, kamuyla işbirliği yapabilirler. Böyle yapılmayıp hâlâ büyük meblağların yurt dışı kampanyalarına aktarılması, bize pirince giderken evdeki bulgurdan olmak deyimini hatırlatıyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder