Kamu malı, vakıf malı... Helal ettir, yediğin her lokmayı

Bulunduğu makam ve mevkide yaptığı usulsüzlükleri normal göstermeye çalışan bazılarının ürettikleri ve zaman zaman ima ettikleri bir argüman var: Ben bu kuruma çok şey katıyorum, benim yaptıklarımın değeri aldığım maaşla ölçülemez. Maaş az. Ben daha fazlasına layıkım.
Böyle böyle kendilerini haram lokma yemeye alıştırıyorlar. Kurum malını türlü hilelerle zimmetine geçirmeyi ya da lüks ve şatafat için hoyratça harcamayı mübah görmeye başlıyorlar. Helal-haram hassasiyetleri kayboluyor.
Bu konuda zamane dindarları ile diğerleri arasında maalesef pek bir fark gözükmüyor. Hatta dinî argümanları kullananların, kendi yolsuzluklarına daha kolay kılıf ürettikleri bile söylenebilir. Bir de üstelik kendilerini uyaranlara kızıyorlar.
Bu nasıl bir cüret? Halbuki Allah korkusu ve ahiret inancı olan bir insan, fazlasına göz dikmez, aksine, aldığım maaşı hak ettirecek kadar çalışabiliyor muyum, diye endişe içinde olur. Kamu mallarına, vakıf mallarına... hıyanet etmenin ne denli vebali olduğunu bilir.
Ne yazık ki, zamanımız müslümanlarından bir çoğu, mal ile imtihanı kaybetmiştir. Şeytanın bile aklına gelmeyecek gerekçeler üretiyorlar. Şu var ki, bunlarla Allah'ı kandırabileceklerini düşünüyorlarsa, yanılıyorlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder