Müslümanın, ölçüyü kaybedeceği hiç bir an ve hiçbir mesele yoktur. Sevginin de nefretin de, övgünün de yerginin de, barışın da kavganın da bir ölçüsü, bir hukuku ve ahlakı vardır.
Haklıyım, gerekçesine dayanarak ölçüyü kaybetmek çoğu zaman kişiyi haksız bir pozisyona düşürüyor.
Bir de ölçüyü kaybedince gösterilen taşkınlık, genellikle, işleri düzeltmeye yardım etmediği gibi mevcut kazanımları kaybetmeye bile neden olabiliyor. Hatta bu yüzden dostlarını bile kaybedebiliyor insan.
Taşkınlık deyince illaki fiilen etrafa zarar vermek anlaşılmasın. Sözlü taşkınlık yani ölçüsüz, ağır ve argo sözler de dostların kulağını kirletiyor. Sonunda dayanamayıp uzaklaşıyorlar. Bunlar tarihten beri bittecrübe sabittir. Tecrübeyi tecrübe etmeye kalkışmak, pek akıllıca bir iş değildir.
Bazen susmak lazım, sabretmek lazım, beklemek lazım...
Ne yapalım, burası dünya. Burada mutlak doğruları yaşatmak zor. Dünyada ancak mümkün olan doğrular yaşar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder