Ekonomik durumumuzda sıkıntılar baş gösterdiğinde birer insan olarak tedirginlik yaşamamız, belki biraz da telaşa kapılmamız normal sayılabilir. Böyle durumlarda insanlar, konumlarına, mesleklerine ve daha bir çok sebebe binaen çok çeşitli tepkiler gösterebiliyorlar. Psikolojik gerilimler, atışmalar, polemikler, suçlamalar...
Hepsi bir tarafa, böyle durumlarda yapılmaması gereken en büyük hata, insanî ve dinî duyguları unutmak olabilir. Herkes kendi derdine düşüp bencilliğe kapılırsa, etrafını unutursa, özelikle de maddi olarak kendinden daha zor durumda olanları ihmal ederse, toplum olarak geleceğimiz riske girer. Daha da önemlisi, kişi, kendi dinî durumu bakımından yani öbür dünyası için büyük bir fırsatı değerlendirememiş olur.
Böyle zamanlar, dayanışmanın ve yardımlaşmanın çok daha değerli olduğu zamanlardır. İnsanın kalitesi böyle zamanlarda ortaya çıkar. Müslüman zor zamanda belli olur. Bundan dolayı Allah (cc) bize, dar zamanda da yardımlaşmayı ve infakı öğütlemiştir. Bir ayette, örnek müslümanlar şöyle anlatılmaktadır: "Onlar bollukta da darlıkta da infak ederler, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah güzel davrananları sever." (Âl-i İmrân Sûresi 134. Ayet)
Mesele paylaşmaksa ve yardımlaşmaksa bunun için her zaman bir imkan vardır. İnsanın ruhuna iyilik işlemişse, bir çeyrek ekmek, hatta bir hurma tanesinin yarısı bile olsa, paylaşacak bir şey mutlaka bulur.
Dünya derdi, insanlığımızı ve müslümanlığımızı unutturmasın. Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder