Fetvada "Arapça" sitelere itibar etmenin riski, Urduca ve Hintçe kaynakların önemi

Ülkemizde güncel bir meselenin dinî hükmünü araştıran araştırmacıların, Türkçe kaynaklar dışında, baktıkları en önemli yer web. Biraz Arapça bilen, webteki Arapça sitelerden fetva araştırmaya çalışıyor. Ve genellikle de karşısına çıkan ilk siteye yapışıyor. Fakat internetteki dinî yayınlarda hangi dinî anlayışların hakim olduğu hesaba katılıyor mu?
Belirtmek gerekir ki ülkemizde yaygın olan Hanefi geleneğinin bugünkü temsilcilerinin Arapça yayınları çok az. İnternetteki güncel Arapça fetvalar, genellikle yeni selefici yaklaşımları benimseyenlere ait.
Peki ülkemizdeki bir araştırmacı, Hanefî geleneğine uygun olarak üretilmiş güncel fetvalara ulaşmak isterse, Arapça sitelerden başka nerelerden yararlanabilir?
Alternatiflerden biri Pakistan ve Hindistan'daki müslüman alimlerin güncel fetvalarına bakmak. Çünkü buralar hâlâ Hanefî geleneğin güçlü olduğu yerlerden. Fakat ülkemizde olduğu gibi, oralardaki ilmi çalışmalar da genellikle Arapça değil, yerel dillerde kaleme alınıyor. Yani Urduca ve Hintçe.
Dolayısıyla günümüzde, Hanefi geleneğiyle uyumlu fetvalara ulaşmak isteyen araştırmacıların Urduca ve Hintçe bilmeleri veya hiç olmazsa çeviri programları vasıtasıyla bu dillerdeki fetvalara muttali olmaları ve internette bu dillerde araştırma yapmaları zaruret arz ediyor.
Aksi halde ülkemizde, gittikçe yeni selefici akımların etkisi artacaktır. Bu ise bizim kendi köklerimizden uzaklaşmamız ve başka dinî akımların peşinden sürüklenmemiz demek. Bu noktayı gözden kaçırmamak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder