KATILIM BANKALARININ SON YILLARDA TEPKİ ÇEKMESİNİN 2 SEBEBİ

Katılım bankaları son yıllarda pek çok tepki çekiyor. Farklı sebepleri olabilir ama şimdilik şu ikisine yer verelim:

1. Katılım bankalarının banka olarak kalmakta ısrar etmeleri, yapmacık, sahte ve hileli işler yaptıkları algısından kurtulamamaları

Bu bankaların, isimlerinde "banka" kelimesinin bulunması başta olmak üzere çoğu işleri orta düzeyde bir vatandaşa kuşkulu geliyor. Faizli bankalar ile aralarına reel bir fark koyamadılar. İkna edici olamadılar. Bu noktada ülkemizdeki siyasi ve sosyal şartlar ile mevzuatın da geçmişte onlara pek izin vermediğini hatırlamak gerekir.

Fakat yakında zamanda ülkemizde çok şeyler değişti. Bazı kapılar açıldı. Şu anda katılım bankalarının murâbaha ve müşâreke gibi ticari işleri lafta değil de gerçekten yapmalarına pek bir engel kalmadı. Siyasal ve sosyal her türlü zemin müsait. Mevzuatın da arzu edilen şekilde düzenlenmesi imkanı var. Ama duyuyoruz ki, onlar hâlâ mevcut şekilde devam etmek istiyor ve banka olarak kalmakta ısrar ediyorlar. Bu bakımdan, gündemde bulunan katılım finansla ilgili mevzuat tasarılarına en çok onlar karşı çıkıyor ve bu tasarıyı esnetmeye çalışıyorlar.

Denilebilir ki, bugünlerde, katılım bankalarının İslam'a daha uygun hale getirilebilmesinin ve faizsiz bir yapıya dönüştürülebilmesinin önündeki en büyük engel, yine kendileridir. Artık onların, daha şer'î olalım diye bir gayretleri kalmamış gözüküyor. Şayet böyle devam edecek olurlarsa kapitalist sistemin faiz kurumlarından bir farkları olmadığı şeklindeki kanaatler de devam eder.

2. Katılım bankaları adına insanlar üzerinde tahakküm kurulması

Katılım bankacılığı, faizli sisteme alternatif olarak başlatılan sade bir teşebbüstü. Daha yolun başında sayılır. Çünkü henüz tam bir alternatif olamadı ve  faizli bankalardan ne farkı olduğu konusunda ikna edici olamadı. Buna rağmen kimileri katılım bankalarını, mütevazi bir proje olmanın ötesinde mutlak bir helal müessesesi olarak gördüler, adeta kutsadılar. Onlarla çalışmayı tamamen helal diğer bankalarla çalışmayı ise tamamen haram ilan ettiler. Hatta bankalarla yapılan herhangi bir işin içeriğine ve mahiyetine bile bakılmıyor, işin dinî hükmü sırf hangi banka ile çalışıldığına göre belirleniyordu. Maalesef katılım bankalarına zihniyet desteği verenler ve çeşitli mecralarda onlar lehine fetva üretmeyi iş edinenler bu tavra büründüler. Bu tavırdan dolayı kimi insanlar çevrelerine, bazı kuruluşların yetkilileri de personellerine baskı yaparak mutlaka katılım bankalarıyla çalışmaya zorladılar. Yani haddi aştılar.

Halbuki katılım bankalarının kabiliyetleri ve imkanları, yeterlilikleri ve yetersizlikleri belli. Her konuda başarılı olmaları mümkün değil. Bu nedenle bunlardan bazılarının eksiklikleri, vatandaşa çıkarttıkları zorluklar, tecrübesizlikler ve iş bilmezlikler bütün bir sektörün aleyhine olumsuz algılara yol açtı.

Üstenci, baskıcı ve müstekbir tavırlar, karşı tepkiyi doğurdu. Maalesef olayların bu raddeye geleceği bilinmesine rağmen katılım bankaları ve onların akıl hocaları da bu etki-tepki meselesini hiç önemsemediler. Gönüllü veya gönülsüz kendilerine gelen müşterinin sayısına baktılar. Nihayetinde bankacılığın ruhunda var olan zulüm, kimi katılım bankaları aracılığıyla da yaşatılmış oldu. Mütevazi şekilde devam etselerdi belki bu kadar tepki çekmeyeceklerdi.





VAKIFLAR, DERNEKLER ve YATIRIM FONLARI

Son haftalarda yatırım ve para piyasası alanlarında çeşitli gelişmeler oluyor. Özellikle bazı yatırım fonlarındaki paralar konusunda birtakım sıkıntılar yaşandığı, payların zamanında satılıp paraya çevrilemediği, gecikmelerin ve eksik ödeme gibi mağduriyetlerin yaşandığı hakkında bazı haberler alıyoruz. Hatta riski çok düşük olduğu iddia edilen para piyasası fonlarında bile bu tür sıkıntıların yaşandığını sosyal medya ve şikayet siteleri gibi yerlerden öğreniyoruz.

Peki böyle ekonomik bir mesele neden bu yazımızın gündeminde?

Çünkü geçmişte bazı dinî müesseselerin ve vakıfların, adreslerine ulaştırmak üzere insanlardan topladıkları ve bir an önce hayır cihetine sarf etmeleri gereken bağışları beklettiklerini ve hatta yatırım için vadeli hesaplara veya fonlara yatırdıklarını duyuyorduk. Bunun çok yanlış bir hareket olduğunu anlatmaya çalışsak da bazıları kendi bildiğini okuyor ve birtakım yatırım araçlarının risksiz olduğunu iddia ediyorlardı. Ülkemizdeki en önemli fetva mercilerinin fetvalarını, mesela zekât paralarının nemâlandırılamayacağı gibi fetvaları da görmezden gelmeye çalıştılar. (Bk. DİYK, Zekât Malının Hayır Kuruluşlarınca Nemalandırılması )

Doksanlı yıllarda bazı bankaların ve hatta faizsiz finans kuruluşlarının battığını, buralarda vatandaşa ait paraların bir anda pul olduğunu hatta bazı vakıfların paralarının da aynı şekilde sıkıntıya girdiğini ne çabuk unuttular?

Şimdi bir kez daha ortaya çıktı ki, risksiz bir yatırım yoktur. Faizsiz bir yatırım da olsa, vadeli bir hesap veya para piyasası fonu da olsa yatırıma yönlendirilen her para, riske atılmış demektir. İşin esasında başka bir insanın inisiyatifine bırakılan para, her zaman risktedir. Çünkü zamanımızda insan, güvenilir olmaktan çıkmıştır, insana güven çok azalmıştır. 

Dolayısıyla toplanan hayır ve yardım paralarını bir an önce yerine ulaştırmak yerine, bunları başka insanlara teslim ederek, al bununla yatırım yap, kâr et ve sonra kârıyla birlikte bize teslim et, demek büyük bir risktir. Kendi paramızı bile bu şekilde yatırıma sokarken endişe duyuyoruz da, yüzlerce kişinin emaneti olan bağışlar için daha büyük bir endişe duymamız gerekmez mi? Hangi cesaretle yardım paraları fonlara ve vadeli hesaplara yatırılabiliyor? 

Böyle bir girişim sonucunda meydana gelecek en hafif bir kusurun bile buna sebep olanların cebinden telafi edilmesi gerekir. Bu tür zararlar vakıfların diğer paralarından ödenemez. Çünkü vakıflardaki her bir kuruşun bir hedefi vardır. O hedef de bağışlayanların niyeti, arzusu ve amacıdır. Yardım kuruluşları bunların dışına çıkamazlar.

Diğer yandan, rakamsal olarak maddi zarara yol açmasa bile, hayır paralarının fonlarda bekletilmesi ve ihtiyaç duyulduğunda hemen paraya çevrilemeden sürüncemede bırakılması bir vebaldir. Dünyada acil yardım bekleyen  bu kadar muhtaç varken toplanan paralar niye bekletilir? 

Maalesef bu tür konularda şimdiye kadar çok gevşeklik yapıldığını gördük. Mesela ülkemizdeki bir deprem felaketinin akabinde depremzedeler için yardım toplayan bir kuruluşun, bu depremden 7-8 sene sonra bile o deprem paralarından bir kısmını hâlâ dağıtmamış olduğunu, yine başka bir ülkedeki çaresizler için yardım topladığı halde bu paraların çoğunu o ülkeye ulaştıramayıp seneler sonra aklı başına gelen bir kuruluşun var olduğunu gördük.

Yardım kuruluşlarının sorumlulukları gerçekten çok ağır. Bu işlere gelişigüzel girilemez. Her adımda kılı kırk yararcasına düşünmek ve tedbirli davranmak gerekir. Hiç olmazsa bugüne kadar yaşananlardan ibret almak ve asla dinen bir vebale girmemek gerekir.




KATILIM BANKALARI DIŞINDAKİ BANKALARLA ÇALIŞMAK

Bazıları şuursuzca bankalarla çalışmanın faize destek olmak anlamına geldiğini ve haram olduğunu, katılım bankalarından başka bankalarla çalışmanın caiz olmadığını iddia ediyorlar.

Halbuki, katılım bankalarının kendileri bile bazı işlerde yurt içindeki ve dışındaki konvansiyonel (faizli) bankalarla ve faizli işlem yapan diğer kuruluşlarla iş birliği yapmaktadırlar. Mesela, ortak kredi kartı ve ATM anlaşmaları böyledir. Birbirleriyle döviz, sukûk ve kira sertifikası vb. alıp vermektedirler. Hayatın normal akışı böyle. Hatta ülkemizdeki katılım bankalarından birinin ana ortağı, konvansiyonel bir bankadır. Yani konvansiyonel bankalarla katılım bankaları öteden beri birbirleriyle iş yapmakta ve yapmaya devam etmektedirler.

Hal böyleyken sade bir vatandaşa, "diğer bankalardan tamamen uzak dur ve sadece katılım bankalarıyla çalış, aksi halde faize destek olmuş olursun" demek çelişkili değil midir? Buna, kraldan çok kralcı olmaya kalkmak denmez de, ne denir? Bir banka ile meşru bir iş yapmak o bankanın diğer haramlarına destek olmak anlamına geliyorsa, katılım bankaları da diğerleriyle meşru bir konuda işbirliği yapınca faize destek olmuş mu oluyorlar (!) 

Söz konusu kişileri, böyle çelişkili durumlara düşüren şey, gerçeklere gözlerini kapamak ve hayatın şartlarını okuyamamak. Böyle zamanlar ve durumlarla ilgili dinde var olan kolaylıkları görmezden gelmek. İşte bunlar müslümanlar için hayatı adeta yaşanmaz hale getiriyorlar. Bu ne lüzum var?

Önemli olan yapılan işin meşru olmasıdır. Katılım bankaları gibi, kişiler de ihtiyaç halinde diğer bankalarla çalışabilirler. 

Kısacası, yerine ve şartlara göre faizli bankalarla çalışmak, o bankalarda hesap açmak ve faizsiz işler yapmak bir ihtiyaç olabilir. Bu ihtiyaç kişiler için de söz konusu olabilir. Herkesin durumu farklıdır.


İLGİLİ YAZILAR

- FAİZLİ BANKALARDA HESAP AÇMANIN DİNÎ YÖNÜ

KİRLETMEMEK İMANDANDIR

Temizlik deyince kimimiz sadece kirli şeyleri temizlemeyi ya da çöpleri toplamayı anlıyor. Halbuki temizlik sadece bu değil. Temiz tutmak daha önemli. En iyi temizlik, kirletmemektir. 

Temizlik imandandır denildiğinde de öncelikle temiz tutmanın ve kirletmemenin anlaşılması gerekir.



İNSANA SAYGIDA ÖLÇÜ

Müslüman yalnızca Yüce Allah'a tapar. Allah'tan başkasına secde etmez. Sevdiğini Allah için sever; "Allah'ı sever gibi" sevmez.




Hangi vakıflara bağış yapılabilir ve ibadet paraları emanet edilebilir? Küçük bir TEST

Bir müslümanın iyice araştırmadan, tanımadığı ve bilmediği kuruluşlara bağış yapması, zekat ve kurban gibi ibadetlerinde onları aracı kılması düşünülemez. Yoksa bir hayır yapmış olmaz ve beklediği sevabı kazanamaz.

Böyle bir kuruluşun en başta hem dinî duyarlılık bakımından hem de parayla imtihan bakımından güvenilir olması gerekir. Mal ve makam hırsı hizmet aşkının önüne geçmiş kişi ve kuruluşlarla bir yere varılamaz.

Bunun için küçük bir test de yapılabilir.

Mesela böyle bir vakfa, "Vakıf parasıyla makam aracı alınabilir mi?", "Vakıf parası lojmanlara harcanabilir mi?", "Lüks araç ve eşyalar alınabilir mi?, "Vakıf parasından yurt dışına geziler ve ziyaretler düzenlenebilir mi?",  "Siz hiç böyle bir şey yapıyor musunuz?" gibi sorular sorun. Sizi kaale alıp cevap verip vermemeleri veya verdikleri cevapta yakalayacağınız bazı ipuçları, size bir fikir verecektir. Ondan sonra, basiretinize göre hareket edin.