Şükretmek için, bugün de bir sebebimiz mutlaka var.
İsraf etme, infak et!
Yiyebileceğin kadar yemek yap,
Yiyebileceğin kadar tabağına koy.
İsraf etme, infak et!
Çöpe dökme, günahtır.
Sadaka ver, öbür dünyaya yatırımdır.
MESELE ÇOK CİDDİ. ŞAKAYA GELMEZ.
- Evet, inanırız... Senin bugüne kadar yalan söylediğini hiç görmedik.
- Öyleyse ben (ahirette karşılaşacağınız) çok çetin bir azap öncesinde sizi uyarıyorum.
Dini tebliğ için yola çıkan Peygamberimizle, o zamanın Mekkelileri arasında geçen bu diyalog bize gösteriyor ki, din meselesi öyle sırf çiçekten böcekten konuşup pembe tablolar çizme meselesi değil. Bu işin sonunda cennete gitme ihtimali de var, cehennemde yanma tehlikesi de var. Yani, bu dünyada Allah'a (c.c) karşı sorumluluklarını yerine getirmeyeni kötü bir son bekliyor.
O büyük gün mutlaka geleceğine göre, o günü unutmak ve hazırlık yapmamak olur mu?
Ancak bir zaafımız var ki, zamanımızda din meselesi, derinliğinden iyice uzaklaştı. Ahireti tefekkür unutuldu. İbadet, teslimiyet, tövbe, ve yakarış gibi kavramlar görmezden gelinmeye başladı. Din üzerine yapılan sığ tartışmalar hepimizi aldatır oldu.
Artık din anlatanların; bu işin sonunda hesaba çekilmek var, ahirette zor bir hesap var, türünden uyarıları çok güçlü değil. Söyleyenlerin de yeterince sesleri çıkmıyor. Din, sadece günlük işlerimize destek olacak ve menfaatimizi destekleyecek konularda akla geliyor.
Ama bu tavırlar işin ciddiyetini değiştirmiyor. İşte Peygamberimiz (s.a.s), insanları dine çağırdığı ilk günlerden itibaren bu ürkütücü son hakkında uyarılarda bulundu.
Dinin yarısı Allah'a iman ise, yarısı da ahirete imandır ve o güne şimdiden hazırlık yapmaktır. Kur'an baştan sona o korkutucu son hakkında bizi uyarıyor. Sırf müjdeler yok, korkutma da var.
Saf Sûresindeki ayetlerde Allah Teâla şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler! Size, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti göstereyim mi?
Allah’a ve resulüne iman edersiniz,
Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz.
Bilirseniz bu sizin için çok hayırlıdır.
O sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, adn cennetleri içindeki güzel köşklere koyar.
İşte büyük kurtuluş budur.
Hoşunuza gidecek bir şey daha var:
Allah’ın yardımı ve yakın bir fetih!
Haydi müminleri müjdele."
Bilal ESEN 20.03.2021
BAŞKASININ GÖMLEĞİNİ KENDİNE UYDURMAK
Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendiyse sonrakiler de yanlış iliklenir. Bunun çaresi geriye dönüp iliklemeye baştan başlamaktır.
Hele bir de başkasının gömleğini giyiyorsak ve o gömlek de yanlış iliklenmiş idiyse, gömleğin yırtılıp parçalanmasını dahi göze alarak o yanlışı düzeltmek gerekir.
Başkasının gömleğini kendimize uyduracağız diye eğilip büzülmenin ve kendimizi âleme güldürmenin lüzumu yok.
Yanlışın neresinden dönülse, kârdır.
Geri Dönüşüm
Zamanımızda böyle yerlerin, sadaka sevabı kazandıran merkezler olduğunu söylesek, yanlış olmaz.
Bir nevi sadaka kutusu bunlar.
Geri dönüşümü maksimum düzeyde sağlamak, tabiatı kirletmeden ve tahrip etmeden, temiz bir çevre ve medeniyet kokan şehirler kurmak, en çok müslümanlara yakışmaz mı?
#geridönüşüm
#sıfıratık
Atık Getirme Merkezi
