Ezan vakti

Ölenler bize ne söylerler
Kalkıp gelseler bir ezan vakti

Diriler bize ne söylerler
Bakıp anlasalar yalnız bir kabri

Roman, öykü, film... derken ahlak dışı davranışları normalleştirme tehlikesi

Dijital dünyaya iyice esir olduk ama hiçbir şey matbu bir kitap okumanın yerini tutmuyor. En çok okunan kitaplar ise romanlar ve öyküler. Peki romanlar ve öyküler nasıl okunmalı ya da hangileri okunmalı veya okunmamalı diye bir sorunumuz var mı?
Geçmişten beri, bir çok roman ve öyküde  birtakım ahlaksızca davranışların çok detaylı şekilde tasvir edildiğini görüyoruz. Ve genellikle bunların yanlışlığına dair ironi biçiminde de olsa bir imada bulunulmuyor. Edebi seviyesi yüksek sayılan meşhur roman ve öykülerde bile bu duruma rastlanabiliyor. Bu husus herkesçe malumdur. Acaba bu yayınlar vasıtasıyla birtakım kötülükler normal hale getirilmek mi isteniyor diye düşünmeden edemiyorum. Sonuçta bu kitaplar tamamen kurgu ürünü ve bilinçli şekilde böyle kurgulanıyorlar. Zihne getirilen şeylerin ise gerçek hayat bakımından normalleşme tehlikesi var.
Bu tür kitapları okudukça zihin artık bunlara alışmaya başlıyorsa ve kişi gerçek hayatta da bu davranışları normal karşılama eğilimine giriyorsa, dinî ve milli kimliğimiz için tehlike çanları çalıyor demektir.
Günümüzde tv dizileri yoluyla -ve güya, olduğu gibi aktarmak bahanesiyle- birtakım ahlaka sığmaz davranışların telkin edildiğini çoğu kişi görüyor ve endişe duyuyor. Ancak kitaplar konusunda bu hassasiyet kaybolmaya başladı gibi. Halbuki o dizilere ilham verenler; romanlar, öyküler vs. değil mi?
Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin istediği kitap tavsiyelerinde yukarıdaki endişeyi taşıyarak dikkatli davranmak gerekiyor. Yani kimi kitapları okumadan önce bazı uyarıların yapılması lazım, aile içinde veya eğitim çevresinde. Edebiyat dünyasında yer edinmiş her roman ve öykü, velev ki bilmem kaç yüz temel eser arasına girse bile, tamamıyla bizden veya bize yakın olmayabilir. Değerlerimize yabancı hususlara karşı doğru bir tutum geliştirmek gerekiyor.
Esasında bir "okuma bilinci"ne sahip olan kişi, iyiyi kötüyü ayırt edebilir ve bir kitaptan alması gerekenleri alıp değerlerine aykırı olanları içselleştirmeden geçip gidebilir. Bu şuura sahiptir. Ancak henüz bu seviyeye gelmemiş olanlarımız için, çocuklarımız ve gençlerimiz için yapılması gerekenlerin olduğu inkar edilemez.
Kitap okumak güzel ama her kitabı okumak değil herhalde.



ŞEYHİ "NAMAZI TERK ET!" DEDİĞİNDE, NAMAZI TERK EDENLER (!)

Şeyhine bu derece bağlananları öven bir kitap varmış. Bu kadar uç bir örneği bir kitaba koymanın ve yayınlamanın nasıl bir hayra hizmet edeceğini umuyorlar acaba?
Benim peygamberimin hadisine göre ise "Allah'a isyan olan yerde kula itaat yoktur."
Lütfen artık kimse bu gibi yanlışlıkları savunmasın.
İster senden olsun ister benden, bu gibi fikirleri yayanlar İslam'a ve müslümanlara zarar vermeye çalışmış olurlar. Kendi liderlerine ölesiye bağlı ama İslam'a uzak olan oluşumlar, işte bu tür yanlışlıklardan besleniyor.
Böyle yanlışları tevil etmeye kalkışarak yeni fitnelerin oluşmasına zemin hazırlanmamalı.
Böyle bir itaat çeşidinin İslam ile bir alakası yoktur.

JET İMAMLARDAN DAHA TEHLİKELİ OLANLAR: JET FETVACILAR


Şu zamane hocaları, kendilerine bir ayakkabı almak için ayırdıkları zaman ve yaptıkları araştırma kadar, her bir fetva için de zaman ayırıp araştırma yapabilselerdi keşke. Maalesef sorulur sorulmaz hemen şipşak cevap veriyorlar. Hızlı ve ucuz... Alın terinin değmediği fetvalar bunlar.
Halbuki,
Ayakkabıda yapılacak yanlış, parayı yakar, çöpe atar, belki biraz da ökçeleri yaralar.
Ama fetvada yapılacak yanlış, canı yakar, hocayı cehenneme atar ve belki de öbür dünyasını tamamen karartır.
Bunu kavrayabilmek için daha ne kadar okumak lazım?

Öbür dünya mı, yakın dünya mı?

Dikkat edin! Gelecek olan her şey yakındır
Sonunda toprak, her canlıdan bir gün nasibini alacaktır.